En faşist başlık mı? Artık bakamıyor bile, ama sonunda her şeyin dine hizmet ettiği ortaya çıkıyor. Oysa ki tam da o din tüm bu sefaletin sebebi. Benimse bakmaya tahammül edemediğim şey, bu şiir karalaması. Ne kadar da iğrenç derecede faşist bir başlık. Kim olduğunu tam bilmiyorum, bu Van Reybrouck. Sanırım bir siyasetçi. Ama bu şiir…
Bozkırda Bir Kadeh Rakı Gibi Ağlıyorum
Bozkırda bir bardak rakı gibi ağlıyorum— şerbet değil bu, annemin elinden kaçıp, babamın kahrına ermiş bir gece, nereye çeksem akıyor. Bakkal Osman sabahları hâlâ gazeteyi ters tutarak okuyor, çünkü düz bakınca her harf bir kurşun. Leyla’nın elleri hâlâ soğuk, bir mezar mermeri gibi değil de halamın bodrumdaki turşu küpü gibi— sakladığı her şeyin tuzu var….
Bir Vapurun Gecikmesiyle Başlayan Her Şey
Bir vapurun gecikmesiyle başladı her şey, Galata’nın göbeğinde bir çay bardağı çatlarken. Rahmetli amcamın ceketinden sarkıyordu 128 liralık bir yalnızlık. Beyoğlu kadar eski bir suskunluk inmişti üstüme, Yani, duvar saatleri bile utanıyordu tik-tak’tan. Feride abla, sabah 7’de ekmek alırken Yüzünde hâlâ 12 Eylül, kolunda plastik torba. Bir kadın vardı, sabaha karşı tırnaklarını yiyen, Adı belki…
İki Büyük Kartal
İki büyük kartal burada, Harz Dağları üzerinde sürekli daireler çiziyor. Video klibi tamamladım ve böylece Almanya’daki kalışım için kendime koyduğum hedeflere (albümü bitirmek, yanına bir klip hazırlamak) ulaşmış oldum. Şu ana kadar videoyu 150 kişi izledi, bir gün için fena sayılmaz. Veronique de oldukça üretken bir dönemden geçiyor ve bence şu an hem çizim alanında…
Bir Sabah Uykumu Yitirdim
Ben uykumu çöpe attım bu sabah Kâğıt gibi buruşmuş eski sevdaların yanına Beyoğlu’nda bir simitçiye anlattım seni — Bir kadınsın dedim, sesi boğulmuş eski bir türkü gibi Kokladıkça karanfil, gözlerinden kış dökülüyor. İsmet Amca hâlâ kapının önünde oturur, Elindeki tesbih bir tren rayı Kimin istasyona varacağı meçhul. Beklemek bizde baba mesleğidir, Ve unutmak hiç kimsenin……
Sanki Gerçeklik Bir Futbol Maçıymış Gibi
Sanki gerçeklik bir tür futbol maçıymış gibi “Antifa” denen gruptan oldukça nefret ediyorum. Az önce Threads’te, SS yazılı bir tişört giydiği için birkaç beyaz adam tarafından dövülen renkli bir adamın videosu paylaşıldı. Bu, adama şiddet uygulamak için yeterli bir sebepmiş gibi sunulmuş — oysa ki biraz araştırılınca tişörtün bir motosikletçi dükkanına ait olduğu anlaşılıyor. Asıl…
Gölün Kıyısında Kaybolan Bilezik
Gölün dibine battı annemin gümüş bileziği, bütün yaz onu aradım, ay ışığında kendini unutan çocuk gibi— bilek zannedersin bazen suyun kırışığını. Mezarlığın orada, Cemal Dayı’nın incir ağacı her Temmuz bir şey unutuyor: ya yaprağını, ya kavuğunu, ya da kimin öldüğünü o hafta. Fatma’nın gözleri karaydı, çünkü güneş doğunca eşya konuşur onunla—tabak, masa, bir kadın kendini…
Gölbaşı’nda Bir Sabah Vakti
Gölbaşı’nda bir sabah, Zehra teyzenin tül perdesi dans ediyor — sanki dedemin cenazesi hâlâ çıkmamış evden. İçeride kahve cezvesi aniden taşar, bir şey gibi bu: bir kadın ağlayınca önce çenesi titrer ya — öyle. Dışarıda eskicinin sesi gelir, “eski hayatlar alııınır!” Duymaz gibi yaparız, ama hepimiz veririz bir şey: ben yirmi beş yaşımı verdim geçen…
Shhhhhhroom II: Aşkın Gizli Diyarında
Shhhhhhroom II: Aşkın Gizli Alemi Vliegenzwam hakkında 450 sayfalık kalın bir kitap yazmıştım, bu ‘shhhhhhroom’ serisinin ilk kitabıydı. Şimdi ikinci kitap çıkıyor, tamamen LSD’ye adanmış bir kitap – çünkü evet, LSD de aslında bir mantardan geliyor. Amaç elbette tıpkı birinci kitapta olduğu gibi, şimdiye kadar LSD hakkında yazılmış en iyi kitabı ortaya koymak. İlk kitapta…
Sabahın Dudaklarından Dökülen Çay
Bir çay dökülür sabahın dudağından — Kaynayan demlikler gibi içimiz, her şey fokur fokur, ama ismini söyleyince susar her şey: Gülayşe. Sabah ezanıyla yıkanır sokaklar, bir kedi damın üstünde oturur ve düşünür belki de Mevlüt’ün ölümünü — Mevlüt dokuz kere öldü, ama hâlâ pazarda karpuz tartar kafasında. Bir aşk başladı dün gece, kuru fasulyenin kokusunda…