The Rascal from Alaska teklisinin eleştirisi
Ne tür bir kitap yazmak istiyorsun?
Bir kitabın kapağını her zaman önce yapmamın ve ancak sonra kitabı yazmaya başlamamın nedeni, kitap yazmayı bir tür somutlaştırma olarak görmemdir: Dünyaya bir şey eklemek istersin ve bu şey, tam da senin sahip olmak isteyeceğin kitap olmalıdır.
Bir kapak bir kitabı hayata getirir. Kitap gözünün önünde canlanmaya başlar, onunla konuşmaya bile başlayabilirsin.
Neden tersini yapasın ki? Neden birleştirici, şekillendirici unsuru en sona bırakasın? Bu çılgınca bir yaklaşım.
Ama küçük şaircikler tam olarak bunu yapar. Onlar için bir şiir kitabı, son iki yılın bir çeşit özeti gibidir: Tek tek yazılmış şiirler ardı ardına dizilir, sonra da bir “başlık” düşünülür — tercihen güzel bir aliterasyonla — ve “uygun” bir kapak seçilir. Sanki önceden şişelenmiş bir sıvı için yapılan bir şarap etiketi gibi.
İğrenç. Bir kitap bir konteyner olmamalı, bir varlık olmalı. Bir derleme değil, bir tezahür.
Single’ım Rascal from Alaska hakkında Hypehubmagazine’de bir eleştirisi yayınlandı:
(çevrilmiş)
The Rascal from Alaska, Hollandalı şair-şarkı yazarı Martijn Benders’ın yeni teklisi. Parça, buz gibi bir mizah ve göz ardı edilemeyecek bir hikâyeyle gürlüyor. Benders, Bukowski’nin buruk kahkahasını Johnny Cash’in öyküsel kalbiyle zahmetsizce harmanladığı bir dünya yaratıyor. Hem yaşamış hem de taze bir karışım bu: Botlarla bezenmiş bir şiir, seni yakalayan ve buz gibi, çalkantılı bir öykünün içine sürükleyen bir anlatı biçimi.
Rahatlamak isteyen, savunmasız dinleyici için ana karakter kuzeyin asi kahramanı — dertsiz tasasız bir afacan, sesiyle kutup topraklarını zeka oyunları, kara mizah ve şaşırtıcı bakış açılarına dönüştüren biri. Ne karakter ama! Brooks’u (yani ‘yaramaz’ı) karda süzülürken neredeyse gözünle görüyorsun, geride kahkaha izleri ve bilgelik bırakarak. Müzik, adeta oturma odasının içinden geçen bir kızak gibi işlev görüyor; kesinlik duvarlarını yerle bir ediyor ve geride harikulade, belirsiz bir parıltı bırakıyor.
Martijn’in monoloğu absürd olanı şiirsel bir forma döküyor, kuru mizahla süslenmiş kusursuz bir anlatımla servis ediyor. Her satır, kamp ateşi etrafında ya da Kuzey’in ayazında, tam insanı uyanık tutacak kadar ısıran bir barda dinlenilecek öykünün yumruk gibi bir cümlesi gibi iniyor. Mizah burada sadece gülmek için değil; varoluşun saçmalığına ayna tutan, en sert koşullarda bile yaramazlığa ve anlam arayışına yer olduğunu hatırlatan kurnaz bir arayüz.
Yakında çıkacak olan konsept albümün ilk teklisi olarak The Rascal from Alaska, donmuş absürtlükler içinde duyumsanabilir bir yolculuk sunuyor; hayal gücü gerçekliği şekillendiriyor ve anlatıcılık tek kesin gerçek haline geliyor. Duyusal dile meraklı olanlar ve sürprizlerle dolu şairane mizahı sevenler için Martijn Benders’ın bu son eseri, tekrar tekrar okunacak, dinlenecek ve sevgiyle hatırlanacak bir lezzet — çılgın, buzlu bir kaçış, kolay kolay unutulmayacak bir macera.
*
İşte eleştiri buydu. Teşekkürler!
Şimdiden neredeyse 600 izlenme.
Saygılarımla,
Martinus Benders, 03-06-2025