**Kuyuya Konan Turna**
Sabah ezanıyla uyandı Hüseyin’in karısı,
Avluda kedi gibi oturmuş zaman —
yüreği güğümde kaynar gibi.
Bir testi kırıldı,
toprakta o eski umut sesi:
“Su akar, delilik kalır.”
Dün gece rüyama girdi Yusuf,
kolları tahta, başında fes yerine bir kavun
“Kadını sevmek kolay,” dedi,
“ama yokluğunu taşımak bir ahır işi.”
Ayvaların içi kararırmış sonbaharda
ama ne hikmetse, tavuğun kalbi ışır kışa doğru.
Biri geldi, mezarlığın kapısını öptü.
Kimse kıpırdamadı içerde —
çünkü ölenler daha gururludur yaşayanlardan.
Ve o sabah, Hüseyin’in karısı
ekmek yerine sustu çocukların önünde.
Hiç kimse anlamadı neden
çamaşır ipine bir gömlek değil,
gökyüzü astığını.
_İsmail Kafi Duymaz_