Bu yazı, Martijn Benders’in bu Hollandaca makalesine dayanmaktadır: https://martijnbenders.substack.com/p/labrospettro
Labrospettro
Transeuropa Edizioni ile sözleşme imzalandı – sizleri her zamanki törenvari yazar-imza fotoğrafından mahrum bırakacağım, çünkü neredeyse boş bir evde, kimsenin sahiplenmek istemediği, babama ait eski tozlu masada imzaladım. Belki bu durum, fotoğrafın romantizmine katkı sağlar ama aslında gerçek sözleşme o masadaki tozun ta kendisidir. Baba toza dönüştü, kimse masasını istemiyor, bedava bile olsa. Oğul ise bu masada uzak diyarlardaki yeni bir yaşam için imza atıyor.
Yayınevi Massa kentinde yer alıyor. Transeuropa Edizioni oldukça şık ve saygın bir yayınevi, daha önce Jean-Luc Nancy (Fransız filozof, The Inoperative Community eseriyle bilinir), Srečko Kosovel (Sloven avangart şair), Alain Badiou, Giorgio Agamben, Erri De Luca ve Viktor Shklovsky (Rus biçimci, Theory of Prose yazarı) gibi güçlü isimlerin kitaplarını yayımlamış. Böylesine güzel bir grubun arasında yer almaktan dolayı elbette onur duyuyorum.
Bir de tuhaf bir tesadüf var: yayınevinin logosu, Kaneel Fabriek’in logosuyla birebir aynı – bu sebeple bu yayınevini seçmiş değilim, çünkü bunu ancak daha sonra fark ettim. Labrospettro’yu üç İtalyan yayınevine göndermiştim.
*
Türk şair Edip Cansever’den çevirdiğim bir şiir:
Yangın
Edip Cansever
Türkçeden çevrilmiştir
Dikkat et dışarı çıkarken!
Çiçeklerden uzak dur, koklama —
hatta en iyisi: yüzünü şapkanla ört.
Hiçbir şey düşünme, ben de düşünmüyorum —
neden mi, soruyorsun? Çünkü çiçekler
insandaki sevgiyi kemirir.
Bir adamı güneşe çevirirler,
masaya vurulmuş jambon olur.
Çok garip! Tavadaki yumurtana bile
kıskanıyorum kendimi…
Beni seviyorsan: dikkat et!
Köşedeki camcının fikrine danış,
ne derse doğrudur, sakın gülme.
Ayrıca: beni sevmek
pirinci daha beyaz pişirir.
Günaydın!
Beni sevmek bir sabah gibi,
bir horozun renkleri gibidir.
Beni seviyorsan parmakların yanar.
Görmüyor musun bakıyorum? Dikkat et!
Çikolata veriyorum trenlere.
Hep bunu yaparım — aklı kurcalamak yani.
Bazı trenler vardır seni şımartır.
Cam kenarına yerleşirim — ne keyif.
Böyle giderim, adımı duyacaksın:
çok ülkelere sahip adam.
Henüz trenler kalkış düdüğünü duymadan önce.
Sokağa çıktığımda, dikkat et! Bu tamamen doğrudur.
Belki bir yasa vardır:
ya su içmişimdir,
ya yüzümü yıkamışımdır,
ya da uzun uzun kovalardaki suya bakmışımdır.
Neden olmasın?
Neden denizlere bakmayayım ki?
Benim en zeki yanım
denizle balık tutmak.
*
Şimdi yine İtalyanca çevirilerime geri dönüyorum.
Selam ederim,
Martinus Benders