O Kolle Tiktakörümcek
(E-kitap için biraz daha psyborg-dostu bir kapak yaptım; onlar için bir kitabın mutlaka faydalı olması gerekiyor. Diyagramlar ekledim, düzgün kullanım, bu kez tanınabilir bir mantar ve doğru renk paleti. Faydalı olur mu? Bu faydasız kitap artık gerçekten faydalı bir kitaplığın rafını süsler mi?)
Tom Wakeford Goodreads’de şöyle yazıyor:
2020’lerdeki psikedelik yayıncılık, iki kutba ayrılmış durumda: okuyucuları terapötik kullanıma yönlendiren klinik odaklı kitaplar ve vizyoner itiraflara dayanan anı kitapları. The Book of the Empress bu iki yolu da reddediyor. Daha nadir rastlanan bir şeyi yapıyor: psikedelik tarihi mitopoetik bir yeniden inşa ile ele alıyor ve mantarları sadece “bileşik taşıyıcıları” olarak değil, insan kültürünün eş-yazarları olarak görüyor.
Bu anlamda Benders, Wasson ve McKenna dönemlerinden bu yana havada kalan bir ipliği yeniden ele alıyor. ‘Psikedelik rönesans’ta kimyası karışık olduğu ve deneyimleri kolayca medikalize edilemediği için dışlanan bir tür olan Amanita’yı merkeze koyarak günümüzün psilosibin merkezli tartışmasındaki kör noktaları görünür kılıyor. Psikofarmakoloji çevresi mitolojiden bayılacak gibiyse ne ala: bu kitap, enteojenleri ciddiye alacak her anlatının sembolik, şamanik, tehlikeli ve düpedüz tuhaf unsurlarla hesaplaşması gerektiğinde ısrar ediyor.
Amanita sakızlarının ve TikTok mikrodozcularının yükselişini takip eden okurlara Benders hem uyarı hem de kozmik bir davet sunuyor. Amanita muscaria’nın sevilerek FDA denemelerinde kullanılan serotonerjik 5-HT2A yolunu değil, GABA-ergik sistemi etkilediğini hatırlatıyor. Başka bir deyişle: psilosibin hafif değil bu. Kendi başına ayrı bir varlık, yüzyıllarca süren ritüel uygulamalardan gelen, öforik, baş döndürücü ya da bedensel olarak kusturucu olabilen özgün bir fenomenolojisi var. Kitaptaki canlı yolculuk betimlemeleri, Fin halk şarkılarından ve yazarın kendi orman nöbetlerinden derlenmiş, bu noktayı doğrudan gözler önüne seriyor.
*
Daha fazla iyi haber: Ekim ayında Transeuropa Edizioni’de Labrospettro adlı şiir kitabım yayınlandıktan sonra ikinci prestijli bir dizi daha çalışmama ilgi gösterdi: O Kolle Tiktakörümcek, şair Kenan Yücel’in yönettiği Anima Yayınları dizisinde yer alacak.
Detaylar daha sonra açıklanacak.
*
Daha fazla şiir haberi: Koenraad Goudeseune’un bir şiirini Amerikan country şarkısına dönüştürdüm ve Kroes den Bock da bunu müziğe döktü:
That’s one plump pooch
you have there, Mabel.
One plump pooch with bleary eyes.
He’s staring right at me on Tinder,
And somehow I feel the winner.
The wind is up, two in the afternoon,
We’re sitting by the highway.
Mabel, the wind keeps blowin’ on,
your plump pooch lumbers along.
The road turns mean and daylight’s gone,
What in the hells this date we’re on?
You’re a Pisces, same age as me,
One sixty‑five, built normally.
How’d you teach your dog to look that way,
So sad and sure in a single frame?
Mabel, the wind keeps blowin’ on,
your plump pooch lumbers along.
The road turns mean and daylight’s gone,
What in the hells this date we’re on?
Like a beast and yet so mournful—
Did you learn that trick alone?
Maybe some weekend photographer’s course,
Hours in the dark at home.
I’ve a wart on my left hand,
Fingernails clean like I just did pans—
Yeah, love scrubs up before it stands.
Yeah, love scrubs up before it stands.
Mabel, the wind keeps blowin’ on,
your plump pooch lumbers along.
The road turns mean and daylight’s gone,
What in the hells this date we’re on?
I know what we’re talkin’ about
When we talk in Eeklo, the main road loud.
Still, Mabel—suppose I find
I’ve got to put your dog downnnn sometime?
Yes, city trips, and sun‑lit cafés
drinking wine with your friends, Mable.
But first the dog, you say.
When will your breasts go slack,
Your backside finally pack?
Oh you want to drag me
to the crematorium gate?
To your late father,
your mother is powder.
What in the hell’s this date were on?
Saygılarımla,
Martinus Benders