*UYKUSUZ MERDİVENLER*
Geceyi saatle değil,
annemin sandığında unuttuğu yazmalarla sayıyorum.
Sol cebimde bir kuyu var –
başladığım her aşk oraya düşüyor.
Çay soğurken anlıyorum seni,
kahvede konuşmayan yaşlıların
duvarlara bıraktığı sessizlik kadar gerçek.
Seni çıplak ayakla seviyorum,
toprağına basınca ıslanıyor tuzlarım.
Mezarlıklarda bazen çocuk sesi duyulur,
belki de yaşam orada ilk defa anlamlı olur.
Bir sokak lambasının titremesinde
öldüğüm gün yüzüm gülmüş.
Cemal’in içtiği rakıya benziyor suskunluğun,
sert, ama boğazda çiçek açar.
Sen varsın ya — dedi seyyar satıcı —
yaz bitmez, karpuz hep tatlı kalır sanırsın.
Bir mendil düğümledim aşkımızın yerine,
kayıp dualar gibi sardım dilimi:
“Seni unuttum” dedim,
ama unuttum demeyi unuttum.
**İsmail Kafi Duymaz**